İdrakî mekân

İdrakî mekân ya da küresel zaman mekânı veya kısaca küresel mekân; idrakî zamana ya da ‘küresel zaman’a mahsus mekândır, bu zaman formunun hâkim olduğu mekândır, yani vazife plânlarıdır (Vazife plânı). (225, 212, 217, 219, 222, 233, 239)

Bir âlemde mekânın kurulması için gereken üç faktör

Âlemler’in ‘mekân’ları, kâinatta aslî icaplara tâbi olarak seyreden ‘aslî zaman’ın âlemlerle ilgili durumlarının, o âlemlerdeki madde ortamlarına intibaklarının, bağlantılarının sağlanmasıyla kurulur. (230) Mekân; maddenin çeşitli unsurlarını lokalleştirme (onlara birbirlerine oranlanabilecek birer pozisyon kazandırma) zaruretinin bir ifadesidir. (218)

Kâinatımızın herhangi bir âleminde mekânın kurulabilmesi için üç faktörün olması şarttır:

1- Hareketler: Zaman formunu meydana getiren ‘hareket’ler. (230)

2- Madde ortamı: Zaman idrakinin meydana gelmesi için bu hareketlere bağlanması icap eden “madde ortamı”. (230) Buradaki ortam terimi, bir mekânı ifade etmemektedir. (218) Yüzeysel zaman mekânı

3- İlk iki faktörü birbirine bağlayıcı unsur (kader). O ortamın “zaman hareketleri” ne bağlantısını sağlayacak etken ya da unsur, kâinatta ‘kader mekanizması’ hâlinde tecelli eden ‘kader prensibi’dir: (230) Kâinat mekanizmasında esas rolü oynayan, bir âleme mahsus mekânı teşkil etmek ve “zaman formu”nu kurabilmek için, mevcut “madde ortamı”nı zaman formuna ait (ilişkin) “hareketler”e bağlayan unsur, kâinat ötesindeki, Aslî Prensibe (Aslî Prensip) tâbi yüksek (yani yüksek prensiplerden biri olan) kader prensibidir ki, bunun kâinattaki icapları ‘kader mekanizması’ hâlinde tecelli eder. (230) Yani bir âlemde, zamana ilişkin hareketler ile madde ortamlarının birbirine bağlanmasından ileri gelen “mekân”; “kader”in o âlemdeki tezahürü ve tecellisidir. (230) Zaman ve mekânın ilişkilerindeki bu üçüncü şart olmadıkça, yani bir ortamın zaman hareketlerine bağlantısı sağlanmadıkça mekân kurulamaz ve “zaman formu”nun tezahürü mümkün olmaz. (230)

Zihinde canlandırma yoluyla idrakî mekân hakkında sezgi edinme

İdrakî mekân hakkında öncelikle şu bilinmelidir ki, dünya idrakine göre böyle bir mekân realitesi yoktur. (219) Dolayısıyla idrakî mekân hakkında aşağıda bildirilecek ve sezgisi verilecek şeyleri dünya maddeleri üzerinde canlandırarak görmeye uğraşmamalıdır; bunun ancak sezgileri muhayyilede (imajinasyonda) canlandırılabilir. (219) Muhayyile, yani imajinasyon da çok süptil bir madde ortamıdır; dolayısıyla imajinasyonda yaşatılan mekân, reel ve hakiki bir kıymettir. (219) Yine de “yüzeysel zaman idraki mekânı”na nazaran, sonsuz imkânlara sahip “idrakî zamana ait mekân”ı, değil idrak etmek, en güçlü imajinasyonlarla dahi sezebilmek, insanlar için pek kolay olmayacaktır; burada imajinasyonu kullanmak ve sezgilerle hareket etmeye çalışmak şarttır. (219)

Küresel zaman mekânı ya da idrakî mekân hakkındaki sezgiyi sağlayacak tasavvur şöyle açıklanabilir:

Önce hayalî olarak bir küre tasavvur edelim! (219) Bu kürenin yüzeysel zaman ve “yüzeysel zaman mekânı” açıklanırken belirtildiği gibi, bir tek yüzeyi (kesiti) üzerinde yine hayalen yüzeysel bir zaman ve bu zamanla kaim (varlık gösteren) mekân tasavvur edelim, yani hayalen düşünelim! (219) Bu bir “basit zaman ve mekân”dır; belirli, tek bir yöne sahiptir. (219-220) Yüzeysel zaman. Bu “basit zaman ve mekân”ı hayalen canlandırdıktan sonra bunun gibi ikinci, fakat ayrı yönde (ayrı yönde akan), bir diğer “basit zaman ve mekân” (kürenin ikinci bir kesitindeki yüzeysel zaman ve ona ait mekân) daha hayalen canlandıralım! (220) Böylece, yönleri ayrı olmak üzere üçüncü, beşinci, yüzüncü, bininci, milyonuncu ve sayısız basit zaman ve mekânları hayalen ayrı ayrı düşünelim! (220) Bunlar böyle ayrı ayrı tasavvur edildikçe hepsi birer yüzeysel zaman ve mekândan ibaret kalır. (220) Ancak, güçlü bir sezgi faaliyetiyle bunların sentezini yapmak gerekir: (220)

Bunun için de hayalen canlandırılan o küre içindeki bu sonsuz yönde, sonsuz zaman akışlarının ve bu akışları tespit edip bağlayan sonsuz “ortam”ların hepsini birden “tek bir zaman” ve “tek bir mekân” imiş gibi düşünelim! (220) Bu takdirde aynı anda sonsuz yönlere doğru akan tek bir zaman ve bu sonsuz yönlere kıyaslanarak o akışları tespit eden sonsuz ortam kavramından tek bir mekân meydana gelir ki, bu da küresel mekândır. (220) Çünkü bu mekân, küre içinde zamanın akışını sağlamaktadır. (220) Buradaki “ortam”, bizzat “muhayyile”dir. (220) Zaten böyle sayısız, sonsuz yön ve periyot karakterini ifade eden hareketlerin akışlarını ancak muhayyilenin çok süptil maddelerinden ibaret bir ortam bağlayabilir; yoksa bu hâl dünyanın kaba maddeleriyle olmaz. (220)

İşte bir küredeki sonsuz hareketleri, sonsuz yönlerdeki akışlara ve periyotlara kıyaslayarak onları tespit eden imajinasyondaki sonsuz ortamları, bir “tek oluş”a bağlayan imajinasyonun –kendisi de dahil olmak üzere– bu hareketler (birinci faktör) ve ortamlarla (ikinci faktör) beraber bütünü (tümü), idrakî veya küresel mekânı meydana getirir. (220)

Bu imajinasyonu yapabilmek için bir hayli çalışmak ve düşünmek lazımdır. (220) Bununla birlikte az çok bir gayret gösterilirse güçlü sezgiler elde edilir. (220) Üstte belirtildiği gibi, dünyada, kaba bir ortamda yaşayan insanlar için dünya maddeleri üzerinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bu yüksek zaman ve mekân mekanizması, ancak bazı insanlarca, muhayyilenin çok süptil malzemeleriyle, bir dereceye kadar gerçekleştirilebilir. (220) İnsanların muhayyilesi için bile hâl böyleyken, insan muhayyilesindeki süptil ortamlardan da daha süptil üst âlemlerdeki varlıklar için, bu yüksek idrakî zaman ve mekân realitesinde “yaşamak”, gayet doğal ve hatta zaruri bir hâldir. (220) Vazife plânı

Yüzeysel zaman mekânı

Vazife Plânı

Kader mekanizması

Mekân

Âlemler

Aslî zaman üzerinde yürüyüş

Küresel zaman